Yazarlar
Sen Neymişsin Be Ayasofya!..
Allah (cc) inananlarla beraberdir, akıbet muttakilerindir. Âmenna ve saddakna deyip aynı haleti ruhiye ile ve aynı minval üzere yüründüğünde inşallah yaşayanlar, nesillerimiz daha neler görecek neler.
Allah (cc) inananlarla beraberdir, akıbet muttakilerindir. Âmenna ve saddakna deyip aynı haleti ruhiye ile ve aynı minval üzere yüründüğünde inşallah yaşayanlar, nesillerimiz daha neler görecek neler. İşte şimdi sırada Ayasofya vardı ve 86 yıllık hasret bitti. Allah(cc) sebep olan, gerçekleşmesinde manen ve maddeten emeği geçenlerden razı olsun.
Etrafında birçok cami varken ihtiyaç olmayıp, müze olarak kalması için gayret sarf eden sayısız ülkeler ve onlarla aynı kulvarda hareket eden içimizdeki münafıklara rağmen her iyi iş gibi bu iş de şükürler olsun Allah’a başarıyla tamamlanmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımız , bir gün ,partisinin mitinginde konuşurken , bir gurup , Ayasofya ile ilgili olarak:” Ayasofya’yı cami yap.” dediklerinde; “ Siz gidin önce Sultanahmet Camii’ni doldurun da Ayasofya’yı cami yapma işi ondan sonra gelsin.” Demişti. Elbet bir bildiği vardı. O kadar da kolay değildi; gün geldi, müsait ortam oluştuğunda top yüksek yargıya atıldı. Yüksek yargının kararı ardından da gereği yapıldı…
Cennet mekân ceddimiz Sultan Fatih’in İstanbul’u Fethiyle cami statüsüne kavuşan Ayasofya’ya 28 yıl sonrasında ilk minareyi yapmakta Fatih Sultan Mehmet Han’a nasip olmuştu. Daha sonra II. Bayezid ikinci minareyi, II. Selim’de son iki minareyi Mimar Sinan’a yaptırmıştı ve bu şekilde 481 sene payitahtın merkezinde ibadet hane olarak kalmıştı.
Nihayet gün geldi, Atatürk döneminde, 1934 yılında bir Bakanlar Kurulu kararıyla müze yapıldı. Karar, millete göre isabetsiz , yanlış bir karardı lakin karar mercii ne derse, ne isterse itirazsız gerçekleştiriliyordu ve Müslümanlar feryat edemedi, kimselerin gıkı çıkmadı , çıkamazdı ve amaç gerçekleştirildi.
Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u fethedince, gerçekten muhteşem olan Bizans kilisesini cami yapmış, vakıf senedine de işlemiş ve malum o ağır bedduayı da yazmıştı…
Açılış münasebetiyle şükürler olsun o ağır mı ağır bedduadan da kurtulmuş olduk.
Peki, bundan sonra ne olacak? Birilerinin dediği gibi, belki işsizlik azalmayacak, ucuzluk olmayacak, herkesin yüzü daha çok gülmeyecek amma ve lakin 1934 de camiden müzeye çevrildiğinde de sözü edilenlerin hiç birinin gerçekleştiğini de hiç kimse iddia edemez.
Üstüne üstlük şimdiki refah, bolluk; o zamanki akıl almaz, tahammül getirilmez namüsait şartlarla mukayese edilememesine rağmen caminin müzeye çevrilmesine gerek duyulmuştu.
Kim ne derse desin, kimin elinden ne gelirse sonraya bırakmadan yapsın. Küfür Tek millet olsun saldırsın. Amma velakin şunu unutmasın; yazımın başında da dediğim gibi, Allah(cc) inananlarla beraberdir, akıbet muttakilerindir, unutulmasın, vesselam…