BölgeselGüncelSağlık
Sarı humma, zika ve Batı Nil virüsü enfeksiyonu gibi çok sayıda hastalığı taşıyabilen Asya Kaplan Sivrisineği, Marmara ve Karedeniz bölgesinde yaşayanları tehdit ediyor.
Son yıllarda Türkiye'de de görülmeye başlanan ve sarı humma, zika, Batı Nil virüsü enfeksiyonu gibi çok sayıda hastalığı taşıyabilen Asya Kaplan Sivrisineği'ni Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Necla Birgül İyison ve ekibi mercek altına aldı. Ölümcül sinek için aşı çalışmaları başladı.
MARMARA VE KARADENİZ BÖLGESİ TEHLİKE ALTINDA
Son yıllarda Türkiye’de de görülmeye başlanan ve sarı humma, zika, Batı Nil virüsü enfeksiyonu gibi çok sayıda hastalığı taşıyabilen Asya Kaplan Sivrisineği’ni Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Necla Birgül İyison ve ekibi mercek altına aldı. Projede hedef; her bölgede farklı özellikler gösterebilen Asya kaplan sivrisineğinin Türkiye’de görülen türüne karşı uzun vadeli bir çözüm üretebilmek ve bu sineğin ölümcül doz oranlarını belirlemek, Türkiye’deki türe özgü toksin geliştirmek. Türkiye’de en çok Karadeniz ve Marmara Bölgesi’nde görülen Asya Kaplan sivrisineği, kıyafet üzerinden bile ısırabiliyor ve bilinen sivrisineklerin aksine hem gündüz hem de gece aktif.
YERLEŞİK BİR TÜR OLARAK KABUL EDİLİYOR
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin Mayıs 2020 verilerine göre Asya Kaplan Sivrisineği artık Doğu Karadeniz’in yerleşik bir türü olarak kabul ediliyor ve Marmara Bölgesi’ne de giriş yaptığı belirtiliyor. Bu yayılımın nedenleri arasında insan popülasyonunun aşırı hareketliği, ticari malların taşınması ve iklim değişikliklerini gösteriliyor.
SARI HUMMA, ZİKA GİBİ HASTALIKLARI TAŞIYOR
Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü doktora öğrencisi Gökhan Gün’ün de yer aldığı “Asya Kaplan Sivrisineğine Cry Toksinlerinin İnsektisit Etki Mekanizmalarının Araştırılması” başlıklı proje, Bilimsel Araştırma Fonu tarafından da destekleniyor. Dr. Öğr. Üyesi Necla Birgül İyison, “Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus) aslında Güneydoğu Asya kökenli bir tür ve doğal yaşam alanında sadece hayvanları ısırıyor. Aşina olduğumuz sivrisineklerden farklı olarak günün her saatinde kan emme özelliği var. Son yıllarda yayılım alanlarının genişlemesiyle birlikte insanları da hedef almaya başladılar. Ayrıca yapay çevrelere de yumurtlayabiliyorlar, bu da onların yayılımını hızlandırıyor. Bu tür insanlarda aşırı alerjik reaksiyonlara ve ısırdığı bölgede aşırı kaşıntı ve ödem gibi şikayetlere neden oluyor. Ülkemizde karşılaştığımız sivrisinek türleri genellikle ısırmadan önce etrafta turlar atar ve kan emeceği uygun bir bölge bulduğunda saldırıya geçer, Asya kaplan sivrisineğinde ise durum çok farklı. Aşırı agresif tavırlar sergileyen bu tür direkt olarak hedefe saldırıyor ve kıyafet üzerinden de ısırabiliyor. Dış görünüşüyle kolayca ayırt edilebilen siyah bir sivrisinek. Gövdeye doğru beyaz bir çizgi inmekte ve bacaklarında da beyaz şeritler bulunuyor. Sarı humma, deng, zika, chikungunya, Batı Nil virüsü gibi hastalıklarında taşınmasında çok etkili bir vektör olmasıyla problem teşkil ediyor” dedi.
ÖZGÜN TOKSİN GELİŞTİRİLECEK
İyison, projenin ilk aşamasında toksik proteinlerinin ülkemizde görülen Asya kaplan sivrisineği larvaları üzerindeki etkilerini inceleyeceklerini söyleyerek “Ölümcül doz oranlarını belirlemeye çalışacağız. Dünya genelinde yayılım gösteren bu tür farklı bölgelerde biyolojik toksinlere farklı tepkiler gösterebiliyor. Bu nedenle bizim öncelikli hedefimiz Türkiye’de görülen türü toksinle etkileştirerek sivrisinek reseptörlerinin DNA dizilerindeki farklılıkları kıyaslayabilmek. Böylece reseptör-toksin etkileşiminde kritik rolde olan amino asitleri belirleyebileceğiz. Projenin ilerleyen aşamalarında ise daha etkin toksin formlarını geliştirmek. Bunları farklı çevresel koşullarda uygulamak ve saklama şartları daha kolay formları elde etmek üzere çalışacağız” dedi.