Yazarlar
‘RAMAZANDA ORUÇ KEFFARETİ’ MESELESİ!..
Bazı ilim, kariyer sahibi prof. Unvanlı hocalarımız internete düşen ‘RAMAZANDA ORUÇ KEFFARETİ’ konusundaki ifadeleri doğrudur lakin her doğru her yerde söylenmez.
Bazı ilim, kariyer sahibi prof. Unvanlı hocalarımız internete düşen ‘RAMAZANDA ORUÇ KEFFARETİ’ konusundaki ifadeleri doğrudur lakin her doğru her yerde söylenmez. Söylenirse ne olur? Herkes ilmine, anlayışına, amiyane tabirle kafasına göre yorumlar ve İslam toplumu içinde fitne oluşur, huzursuzluk olur, insanlar istemeden, bilmeden günaha gark olur.
İslamiyet akli değil, naklidir ve akla uygundur.
İslam dininde kaynak; birinci derecede Kur’an ayetleri; ikinci derecede, Sevgili Peygamberimizin sünneti (söylem ve eylemleri), üçüncüsünde ümmetin icması (Bir asırda bulunan İslâm müctehidlerinin bir mes`ele üzerinde ictihad yoluyla verdikleri hükümlerinde ittifak etmelerine “İcmâ`-ı Ümmet” denir. Hakkında icma` olan bir mes`ele, şüphesiz ki en kuvvetli bir mes`eledir.) ; dördüncüsü de ‘Kıyas-ı fukuhadır.( Kıyas-ı fukuha: Hakkında açıkça âyet ve hadis bulunmayan mes’elelere dâir; ilim ve irfanda allâme ve mütebahhir, ilmi ile amelde ve Sünnet-i Seniyyeye ittiba ve imtisalde, ibadet ve taatta, takva ve verada, züht, azimet ve riyazetle, terakki ve taâli eden müctehid fukaha tarafından kıyas ile verilen hüküm.
Sadede gelirsek, kariyer sahibi hocalarımızın söylediği doğrudur lakin eksiktir. Böyle bir ayet yoktur, dolayısıyla böyle bir hüküm de yoktur , verilemez ,dedi mi 1400 küsur senedir süregelen inanca, itikada ters düşer; bu da, o muhteremlerin ne kariyerlerine ne de halet- i ruhiyeler-ine, kişiliklerine yakışır ve de sığar..! Allah’ın şu ayetine bakar mısınız?
‘’O (Peygamber) keyfine göre konuşmaz. O ancak kendisine vahyolunanı söyler. ‘’(söylediği her şey vahye dayanır).(Necm sures:3.4.ayetler)
Demek ki, ayet başımızın tacı lakin gerektiğinde sünnete müracaatı dışlamak kesinlikle olmaz, olursa yanlış olur.
Bu konuyla ilgili olarak zamanında yapılan yapılmış, ilmi ile amil, itikat sahibi (şimdikilere benzemeyen..) alimler ayet ve hadise dayalı olarak verdikleri karar kabul görmüş, mezheplerce uygulana gelmiştir. Hatta ki, duruma göre Müslüman kişinin,böyle bir duruma maruz kaldığında, mezhepler arasındaki görüşe göre tutum ve davranış sergilemesinde de bir sakınca görülmemiştir.
Ramazan ayı gündüzlerinde, oruç süresi içerisinde cinsel temas yapan, yiyen, içen, orucunu kasıtlı olarak bozan Müslümanlar, hiyerarşi zinciri içerisinde Diyanet teşkilat mensuplarına sorabilir; varsa elinde Diyanetin İlmihal kitabına bakabilir ve nihayetinde aklını kullanarak peygamberimizin hadislerini, aşağıdaki ayeti de göz önüne alarak kalplerinin mutmain olacağı şekilde karar vererek gereğini yerine getirmeleri uygun olur kanaatindeyim..
“Hanımlarına ‘zıhar’da bulunanlar, söylediklerinden dönerlerse, o eşiyle ilişkiye girmeden, bir esir azad etmelidirler. Siz ancak böyle ders alırsınız! Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Esir bulamayan, eşiyle ilişkiye girmeden iki ay peş peşe oruç tutsun. Oruca güç yetiremeyenler, altmış yoksulu doyursun. Allah’a ve Rasûlü’ne inanıyorsanız böyledir. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Görmezden gelenler için acıklı bir azap vardır”(Mücâdile 58/3, 4)
Zıhar:Câhiliye Arapları arasında bir boşama şekli olarak bilinen uygulamadır. Genelde, “Sen bana annemin sırtı (zahrı) gibisin” cümlesiyle yapıldığından zıhâr adını almıştır.
Durum budur, affınıza sığınarak, derlediklerim den yazdıklarımla hem kendim bilgi sahibi oldum, hem de Müslüman kardeşlerimden bu konuda ihtiyaç duyanlara yardımcı olmak istedim. Her şeyi en doğrusunu Allah(cc) bilir, Onun sonsuz rahmetine güveniyor, yine O’na sığınıyoruz, vesselam.